ilişmek ne demek?
- Bir şeye hafifçe dokunmak, takılmak.
- Elini sürmek, dokunmak
Bir sancılı yerine dokunmuşum gibi, ıstırapla: -Bırak, ilişme, diye inledi.
F. R. Atay - Bir şeyin kenarına kısa bir süre için oturmak
Sonra gene usulca hastanın karyolasına yandan ilişerek oturdu.
N. Cumalı - Karışmak, rahat vermemek, müdahale etmek
Köylüler, vakfedilmiş bir hayvanın işte kullanılıp kullanılmayacağından şüphe ediyorlar, boz eşeğe ilişmiyorlardı.
R. H. KaraySanat edebiyat açısından, derginin politikasıyla tam uyuşmasa da burada tek satırıma ilişmediler.
A. Ağaoğlu - Değinmek, sözünü etmek.
- Şaka etmek.
- To touch lightly.
- To graze.
- To touch.
- To meddle with.
- To disturb.
- To bother.
- To point out.
- To raise a point about.
- To perch.
- To sit on the edge of sth.
- Hitch.
ilişme
- İlişmek işi.
ilişmezcelik
- (Söz sanatı terimi) Söylenmiyen kısmın önemli olduğunu telkin edecek şekilde bir konuya hafifçe temas ederek geçme.
- Prétérition ou Paralipse