ilan ne demek?
Kökeni: Arapça
- Duyuru
Afişte, ilanda yazılı vakit gelmemiş de olsa perde açılacak demekti.
T. Buğra - Açıkça bildirme, açıkça duyurma.
Cumhuriyetin ilanı.
- Reklam
- Bk. tanıtı
- Belli etmek. Yaymak. Herkese duyurmak. (Osmanlıca'da yazılışı: i'lan (ilân))
- Announcement.
- Publication.
- Notice.
- Advertisement.
- Advertising.
- Promulgation.
- Annunciation.
- Insert.
- Show card.
- Enunciation.
- Insertion.
- Proclamation.
- Advert.
- Bill.
- Bulletin.
- Pronouncement.
- Declaration.
- Placard.
- Aviso.
- Avowal.
- Award.
- Decision.
- Sentence.
- Writ.
duyuru
- Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan, anons.
- Bir vargının ya da sonuç doğuracak bir tüze işleminin, ilgililerin öğrenmelerini sağlamak üzere herkesin bilgisine sunulması, yayılması, duvarlara asılması, gazetelerde yayımlanması.
- Notice.
- Publication.
- Notification.
- Proclamation.
- Advertisement.
- Annunciation.
- Bulletin.
- Communique.
tanıtı
- Seyircinin, bir tiyatronun oynadığı yapıta ilgisini sağlamak amacıyla, duvar duyurusu, gazete, radyo ve televizyon gibi iletişim araçlarıyla yapıtı tanıtma işi.
- Televizyon yoluyla yapılantanıtı; butanıtı için hazırlanmış izlence.
- Bir filmin izleyicisini çoğaltmak amacıyla çeşitli yollardan (gazetetanıtısı, radyotanıtısı, eltanıtısı, vb.) yararlanılarak yapılan duyurular. TV
- Advertising, publicity.
- Publicity, advertisement, advertising,.
- Television advertising {advertisement).
- Reklame, Werbung, Anzeigenwerbung, Startwerbung, Publizität,
- Fernsehreklame, Fernsehwerbung, Werbefernsehen
- Publicité
- Publicité (de lancement),
ilan eden
- Crier, declarer, announcer.
ilan eden kimse
- Announcer.