iddia ne demek?
- İleri sürülerek savunulan düşünce, sav
Mahkemenin elinde bu iddiaları yalanlayacak bir belge yoktu.
T. Buğra - Kendinde olmayan bir yeteneği, bir durumu varmış gibi gösterme.
- Dediğinde direnme, inat
İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı.
Ö. Seyfettin - Sav. ~ etmek: savlamak.
- Bk. sav
- Bir şeyin müsbet veya menfiliğini ısrarla söylemek. İleri sürülen fikir. Dava etmek. Israr etmek. İnat etmek. Haklı veya haksız bir davaya kalkışmak.(Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele malik olmayan kimse, kainatta dava-yı halk ve iddia-yı icad edemez. Zira her şey, her şeyle bağlıdır. M.)
Claim.- Pretension.
- Allegation.
- Assertion.
- Pretence.
- Pretense.
- Charge.
- Argument.
- Asseveration.
- Averment.
- Contention.
- Contest.
- Information.
- Pleading.
- Protestation.
- Say-so.
- Submission.
- Thesis.
- Insistence.
- Wager.
- False claim.
- Crimination.
- Line shooting.
- Plea.
- Position.
- Profession.
sav
- Hz.Muhammed'e saygı göstermek için isminin sonuna parantez içinde yazılan ifade. açılımı: sallallahu aleyhi ve sellem'dir. Türkçesi: ''Allah'ın selamı ve rahmeti o'nun üzerinde olsun''
- İleri sürülerek savunulan düşünce, iddia, dava, tez
- Tanıtlanması gereken önerme, tez.
- Haber, söz.
- Atasözü.
- Yargılama sırasında, duruşmada iki yanın karşılıklı olarak bildirdikleri sözlü ya da yazılı istemler.
- 1. söz, haber, dedikodu. ileri sürülerek savunulan düşünce. 2. sağlam. 3. şöhret, ün.
- Söz, haber, dedikodu.
- Ileri sürülerek savunulan düşünce.
- Sağlam.
iddia avukatı
- Counsel for the prosecution.
iddia eden kimse
- Assertor.