işlemek ne demek?
- Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek.
- İnce ve süslü şeyler yapmak, nakışlamak
Para için işlemediğini iddia eden bu fakir ihtiyar, şüphesiz, sanatının âşığıydı.
M. Ş. Esendal - İçine girmek, etkilemek, nüfuz etmek
- İyi çalışmak, müşterisi bol olmak.
- Durağan durumdan hareketli duruma geçmek, çalışmak
- Herhangi bir konuyu ele alarak incelemek, öğretmek.
- Düşüncelerini herhangi birine etki yaparak benimsetmek
- İşlek, etkin durumda olmak
- Work.
- Process.
- Operate.
- Function.
- Perform.
- Commit.
- Engrave.
- Travel.
- Farm.
- Tame.
- Cultivate.
- Brand.
- Discourse.
- Ferry.
- Forge.
- Grave.
- Hammer.
- Handle.
- Indwell.
- Instil.
- Instill.
- Penetrate.
- Pierce.
- Sink.
- Sink into.
- Stamp.
- Strike.
- Treat.
- Mill.
- Manipulate.
- To process.
- To treat.
- To work up.
- To do fine work on.
- To embroider.
- To penetrate.
- To soak into.
- To function.
- To operate.
- To perform.
- To do work.
- To be doing a good business.
- Print.
- Perpetrate.
- Tame, till.
işleme
- İşlemek işi.
- Şiş, tığ, iğne vb. araçlarla elde yapılan, örgü, nakış, oya gibi işlerin genel adı, el işi
- İnce ve süslü işlenmiş.
- Herhangi bir konuyu ele alarak inceleme.
- Bir filmdeki gizli görüntüyü ortaya çıkarmak için, gümüş bromürlü tabakanın laboratuvarda çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilmesi.
- Görüntü iyileştirme araçlarından yararlanılarak izlerin karakteristik özellikleri, grubu, merkez ve deltasının işaretlenmesi.
- Hukukî tagyîr.
- Bk. işlem
- Working.
- Processing.
işleme etkinlikleri
- Ürünlerin montajı, kurulması ve diğer ürünler ile birleştirilmesi.
- Bir malın işlenmesi.
- Malın yenilenmesi ve onarılması.
- Processing activities.