işitmek ne demek?
- Kulakla algılamak, duymak
Doktorun sesini işitince koştu, yanakları kırmızı, gözleri parlıyordu.
H. E. Adıvar - Haber almak.
- Kendisine söylenilmek
Gayet sert bir adam olan hesap hocasından boyuna azar işitiyordu.
O. C. Kaygılı - Hear.
- Understand.
- To hear.
- To learn of.
- Learn.
işitme
- İşitmek işi.
- Duyma, sema (II)
- Seslerin algılanması durumu
- Hearing.
- Audio.
- Auditory.
- Audition.
- Aural.
- Acuity.
işitme alanı
- Bir kez dinlendikten sonra yinelenebilen sözcük, sayı ya da başka şeylerin toplamı.