house ne demek?
- Konut.
- Ev, mesken, hane
- Ev halkı, aile
- Bir eve koymak, kendi evine almak
- Barındırmak; yerleştirmek.
The government housed the refugees in tents: Hükümet sığınmacıları çadırlara yerleştirdi.
- Siper altına almak, aşağı indirmek
- Ev sağlamak, eve yerleştirmek, barındırmak, evde oturmak
- -de bulunmak
That room now houses our library: Şimdi o odada kütüphanemiz bulunuyor.
- Evde oturmak, barınmak.
house agent
- Emlak acentesi
- Emlak simsarı
- Emlakçı
- Emlak komisyoncusu
house and home
- Ev bark