hidayeteda ne demek?
- Hidayete sebeb olan. Hidayet verici. (Osmanlıca'da yazılışı: hidayet-edâ)
hidayete ermek
- Müslüman olmak, ıslam dinini kabul etmek.
- 1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek: Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış. -Y. Z. Ortaç. 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek: Bizim gibi nice avareler burada hidayete ermişlerdir. -R. N. Güntekin.
hidayet
- Dalaletten ve batıl yoldan uzaklaşmak.
- Müslüman olmak.
- Doğru yol, hak olan Müslümanlık yolu.
- Hak yoluna, doğru yola girme.
- Hak yolunu, doğru yolu gösterme.
- Hak yolu, doğru yol.
- Hakkı hak, batılı da batıl olarak görüp doğru yola girmek.
- The right way.