heyecan ne demek?
Kökeni: Arapça
- Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu.
Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor.
Mahmut Yesari - Coşku.
Seyirci heyecan içinde.
- Duygularda meydana gelen coşma, coşkunluk.
- Birden bire şiddetle hislenme. Ürperme.
- Bir uyarıcı karşısında, aşırı derecede duygulanış nedeniyle fizyolojik değişmelere yol açan tepki.
- Organizmanın durgun ve olağan durumundan herhangi bir biçimde uzaklaşması hali.
- Emotion.
- Excitement.
- Sensation.
- Enthusiasm.
- Ardor.
- Ardour.
- Agitation.
- Affect.
- Fever.
- The shivers.
- Tension.
- Thrill.
- Stir.
- Animation.
- Bang.
- Commotion.
- Dither.
- Drama.
- Exaltation.
- Ferment.
- Fermentation.
- Flap.
- Flurry.
- Flush.
- Flutter.
- Furor.
- Furore.
- Feeling.
- Fluster.
- Jitters.
- Kick.
- Scene.
- Spirit.
- State.
- Stew.
- Storm.
- Tumult.
- Turn.
- The jitters.
- To take one'breath away.
- Electricity.
- Flame of enthusiasm.
- Hoopla.
- Perturbation.
- Rage.
- Tizzy.
- Twitter.
heyecan dalgası
- Shock wave, tidal wave.
heyecan dolu
- Charged.