hesap ne demek?
- Aritmetik.
- Matematiksel işlem.
- Alacaklı veya borçlu olma durumu
Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver.
S. F. Abasıyanık - Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon.
- Oranlama, tahmin
Evdeki hesap çarşıya uymaz.
Atasözü - Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü
Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik?.
F. R. Atay - Tutum, durum, anlayış.
- Bankadaki işlemlerin yapılabilmesi için kişi, kurum ve kuruluşlar adına düzenlenen çizelge.
- Kişi, kurum ve kuruluşların borç ve alacaklarının sistemli bir biçimde kaydedildiği çizelge.
- Bk. sayışım
- Bk. aritmetik
- Counting.
- Reckoning.
- Calculation.
- Computation.
- Arithmetic.
- Calculus.
- Account.
- Bill.
- Count.
- Estimate.
- Score.
- Settling.
- Sums.
- Check.
- Recital.
- Statement.
- Tally.
- Plan.
- Financial record.
- Money owned or on deposit.
- Expectation.
- Estimate estimation.
- Genealogy.
sayışım
- Karşılığı para ile ölçülen bir değer ve işlemi sayışmanlık yazılıklarına geçirmek, aynı türden olan işlemleri bir araya toplayarak göstermek, bir başka deyimle sayışmanlık işlemlerinin bilimsel bir yöntem ve düzen ile yazılımlara alındığı bir bölümleme birliği.
- Account.
- Compte
hesap açığı
- Deficiency, deficit.
hesap açmak
- (banka) gereğinde çekilmek üzere hesap yatırılan para için işlem yapmak.
- 1) gereğinde çekilmek üzere bankaya yatırılan para için işlem yapmak; 2) birine borçlanma imkânı tanımak, kredi açmak.
- Open an account.