havalı ne demek?
- Herhangi bir nitelikte havası olan
O murdar kokulu, ağır havalı yere...
H. E. Adıvar - İyi, temiz hava alan, havadar.
- Bir işi gereğince benimsemeyen, önemsemeyen.
- Göz alıcı, çekici, albenisi olan.
- Kibirli, çalımlı, gururlu.
- Sıkıştırılmış hava ile çalışan (alet vb.).
- Sıkıştırılmış hava ile işleyen (aygıt).
- Sıkıştırılmış hava ile işleyen (aygıt).
- Airy.
- Showy.
- Stylish.
- Dashing.
- Flash.
- Flatulent.
- Hot-air.
- Jaunty.
- La-di-da.
- La-di-dah.
- Nifty.
- Nobby.
- Ostentatious.
- Pneumatic.
- Posh.
- Rakish.
- Swagger.
- Swanky.
- Swell.
- Swish.
- Tonish.
- Show-off.
- Flamboyant.
- Breezy.
- Attractive.
- Eye-catching.
- Flashy.
- Stuck-up.
- Pneumatically actuated.
- Well-ventilated.
- Pneumatique
havalı amörtisör
- Aircushion.
havalı askılama
- Tekerlek yaylanmasının, içinde basınçlı hava bulunan lastikten esnek bir keseyle oluşturulması.
- Air suspension.
- Luftfederung