hata ne demek?
- Yanlış.
Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum.
İ. O. Anar - İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı
Ağzını topla, dedim, ama hatamı anladım.
B. Felek - Suç, günah, kusur.
- Bk. yanılgı
- Yanılma, yanılgı.
- Deneysel bir ölçüm ile onun kabul edilen değeri arasındaki fark.
- Bk. aksaklık
- Yarış atlarının sekizincisi.
- Saçak bükmek.
- Bk. yanılma
- Wrongness.
- Mistake.
- Wrong.
- Fault.
- Slip.
- Balk.
- Baulk.
- Blemish.
- Delinquency.
- Demerit.
- Failing.
- False step.
- Falsity.
- Faux pas.
- Flaw.
- Floater.
- Fluff.
- Gaffe.
- Goof.
- Imperfection.
- Inaccuracy.
- Lapse.
- Slip-up.
- Stumble.
- Trip.
- Defect.
- Impropriety.
- Blunder.
- Wrong action.
- Black.
- Boner.
- Clanger.
- Cock up.
- Hamartia.
- Illusion.
- Inexactitude inexactness.
- Misconception.
- Wrongdoing.
- Error.
yanılgı
- Yanılma durumu, yanlış davranış.
- Yanlış.
- Bir sanatla, bir bilimle ilgili kuralların gereği gibi uygulanmayışından doğan sonuç.
- Yanlışı doğru veya doğruyu yanlış sanma, hata.
- Doğabilimsel ölçümlerde ölçü aygıtlarından, insan değerlendirmelerinin yetersizliğinden kaynaklanan belirsizlikler.
- Doğabilimsel ölçümlerde ölçü aygıtlarından, insan değerlendirmelerinin yetersizliğinden kaynaklanan belirsizlikler.
- Error.
- Delusion.
- Mistake.
- Paralogism.
hata algılandı
- Error detected
hata arama
- Error detecting