hassas ne demek?
- Duyum ve duyguları algılayan
- Çabuk duygulanan, duygun, duyar, duyarlı, içli, alıngan
İri yarı bir adam olmakla beraber pek hassastı.
A. Gündüz - Çabuk etkilenen
Düşmanın en hassas ve mühim noktası orası idi.
Atatürk - Yapımı ve bakımı özen isteyen, aksamadan çok doğru çalışan, kesin ölçüler gerektiren işlerde kullanılan (alet).
- Bk. duyar
- Duygulu, içli.
- Slippery.
- Sensitive.
- Sensible.
- Delicate.
- Tender.
- Brittle.
- Climacteric.
- Critical.
- Emotional.
- Exquisite.
- Fair.
- Feeling.
- Fine.
- Impressible.
- Impressionable.
- Nice.
- Precision.
- Queasy.
- Quick.
- Recipient.
- Responsive.
- Rose-water.
- Sore.
- Spoony.
- Squeamish.
- Susceptibl.
- Tricky.
- Vulnerable.
- Conscientious.
- Touchy.
- Thin-skinned.
- Susceptible.
- Oversensitive.
- Accurate.
- Alive.
- Allergic.
- Exact.
- Keen.
- Liable.
- Selective.
- Sentimental.
duyar
- Duygulu, duygun, duyarlı, hassas.
- Beden üzerinde uyarıldığında hızlı ve güçlü tepkilere yol açan.
- Film, mercek, ışıkölçer, vb. gereç ve aygıtların, kendilerine özgü işlerde iyi sonuç verebilecek nitelikte olduğunu anlatır genel terim.
- Sensitive.
- Sensible hassas.
- Empfindlich
- Sensible
hassas ayar
- Bk. duruma göre iktisat politikası
hassas ayar politikası
- Bk. duruma göre iktisat politikası