hararet ne demek?
- Sıcaklık.
İspirto tatlı bir hararetle midesini alazladı.
R. H. Karay - Isı
Rutubetli bir hararet şakaklarımı yakıyor.
Ö. Seyfettin - Susama, susuzluk.
- Coşkunluk, ateşlilik
Onu bileğinden tutup çekerek hararetle kucaklamak ister gibi yaptı,
P. Safa - Bk. ısı
- Heat.
- Warmth.
- Temperature.
- Fever.
- Thirst.
- Fervor.
- Fervour.
- Caloric.
- Feverishness.
- Flush.
- Intenseness.
- Swelter.
- Glow.
- Zeal.
- Ardour.
- Exaltation.
- Vehemence.
ısı
- Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına, bir iş yapmasına sebep olan fiziksel enerji, hararet.
- Doğal vücut sıcaklığı, hararet: İnsan vücudunun doğal ısısı 36,5° C dir.
- Hastalığın etkisiyle ortaya çıkan vücut sıcaklığı.
- Sıcaklık
- Bir özdeğin öğecikleri ya da özdecikleri düzeyindeki öteleme, dönme ve titreşim devinimleri ile ilgili toplam erkesi.
- Bir özdeğin öğecikleri ya da özdecikleri düzeyindeki öteleme, dönme ve titreşim devinimleri ile ilgili toplam erkesi.
- Bir özdeği, ısıldevingen bir durudan dahayüksek sıcaklıktaki ısıldevingen duruya götürmek için verilmesi gereken erke niceliği.
- Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına ve bir iş yapmasına sebep olan fiziksel enerji.
- Caloric.
- Heat.
hararet basmak
- Çok susamak.
- To feel very thirsty.
hararet göstergesi
- Bk. soğutma suyu sıcakölçeri