hane ne demek?
- Ev, konut.
- Ev halkı
Oğlan iyiydi; becerikli, yumuşak huyluydu, ama hanesi kalabalıktı.
N. Cumalı - Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri, bölük, göz.
- Basamak.
- Klasik Türk müziğinde, peşrev vb. saz parçalarının bölümlerinden her biri.
- Birleşik kelimelerde "bina, yapı, yer, makam" anlamlarıyla ikinci kelime olarak yer alan bir söz.
- Bk. ev
- Ev, mesken, beyt.
- House.
- Dwelling.
- Place.
- Order.
- Digit.
- House e konut.
- Household ev halkı.
- Division.
- Section.
- Place basamak.
- Square.
- Building.
- Household.
- Compartment.
- Blank.
- Place of a digit in decimal notation.
- Residence.
- Spring.
- An attachment to an enemy stone which diagonally connects to your own piece, already attached to the same stone.
- Diagonal move played in contact with an enemy stone.
ev
- Evin iç düzeni, eşyası vb.
- Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı.
- Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane
- Aile.
- Soy, nesil.
- (Mimarlık) İçinde oturup barınılacak yapı.
- Domestic.
- House.
- Household.
- Home.
hane berduş
- Evi omuzunda. Avare. Serseri. (Osmanlıca'da yazılışı: hane ber-duş)
hane halkı
- Bk. ev halkı