hain ne demek?
- Hıyanet eden (kimse)
Bu anlayışsızlığa ve bu vatan hainlerine vahvahlanır, acır gibiydiler.
T. Buğra - Zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan (kimse)
Siz galip olduğunuz için cesur ve hain görünüyorsunuz.
A. Gündüz - Kötü niyeti olan.
- Sitemli bir seslenme sözü.
- Emanete hıyanet eden. İyiliğe karşı kötülük eden.
- To inclose for mowing; to set aside for grass.
- Grove.
- Treacherous.
- Disloyal.
- Deceitful.
- Ungrateful.
- False.
- Malicious.
- Snaky.
- Cattish.
- Catty.
- Faithless.
- Foul.
- Insidious.
- Nefarious.
- Perfidious.
- Recreant.
- Scoundrelly.
- Traitorous.
- Viperish.
- Viperous.
- Wicked.
- Traitor.
- Betrayer.
- Dingo.
- False-hearted.
- Judas.
- Renegade.
- Cruel.
- Malicious traitor.
- Malevolent.
- Proditor.
- Squeaker.
- Viper.
hıyanet
- Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma, hainlik, ihanet
- Güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık
- Vefasız.
- Hainlik. Vefasızlık. İtimadı kötüye kullanmak. Sözünde durmayıp oyun etmek.
- Disloyalty.
- Treachery.
- Perfidy.
- Treason.
- Faithlessness.
- Infidelity.
hain hain
- Kötü bir biçimde, kötülükle.
- Zarf.
hain isbirligi
- Traitorous cooperation