hacet ne demek?
- Tanrı'dan veya kutsal sayılan kişiden beklenen dilek
- Herhangi bir şey için gerekli olma, gereklilik, lüzum.
Bu devri yüz defa yapabildiniz mi, mutlaka her hacetiniz de yerine gelir.
Y. K. Karaosmanoğlu - Küçük veya büyük abdest.
- İhtiyaç duyulan şey, gerekli şey
Zile basacaktı, hacet kalmadı.
R. H. Karay - (C.: Hacat) İhtiyaç, lüzum, muhtaçlık. (Osmanlıca'da yazılışı: hâcet)
- Need.
- Requirement.
- Necessity.
- The need to relieve oneself.
hacet dilemek
- Istekte bulunmak.
hacet görmek
- Gerekli bulmak, gerekli saymak.