gross ne demek?
- Brüt
- Kazanmak, hasılat yapmak
- Berbat
- Küme, hepsi, bütünü
- Iri, kalın, kaba, büyük
- On iki düzine, yüz kırk dört adet
- Toptan, tamam
- Yontulmamış
- Çirkin, kötü, şeni, iğrenç
- Tiksindirici
- Çok şişman
- Bütün, bütünlük, grosa, oniki düzine
- Kaba, görgüsüz
- Brüt para toplamı, brüt olarak (belirli bir miktar para) toplamak
- Gayri safi (miktar/ağırlık)
- Göze batan veya tahammül edilmez (kusur, hata)
brüt
- Kesintisi yapılmamış, kesintisiz (para).
- Darası çıkarılmadan tartılan (ağırlık).
- Bk. arıtmısız
- Before-tax.
- Gross.
- Az miktarda alkolle karıştırılmış şampanya
gross anatomy
- Makroskopik anatomi
gross book value
- Aktif kıymetin brüt tutarı
- Brüt muhasebe değeri