grain boundary ne demek?
- Tane sınırı
tane
- Herhangi bir sayıda olan, adet.
- Bazı bitkilerin tohumu
- Çekirdekli küçük meyve.
- Yığın özellikleri akışkanlarınkine benzeyen küçük katı parçacıklar.
- ender, nadir, adet
- Sövme, zemmetme, yerme, çekiştirme. (Osmanlıca'da yazılışı: ta'ne)
- Piece.
- Grain.
- Seed.
- Bead.
grain betle
- Hububat böceği
grain
- Kesildiği ağacın yaş halkalarının işlenmiş kerestenin üzerinde oluşturduğu ve seviyesi için belirleyici olan hatlar.
- Tohum, zerre
- Tane, habbe
- Hububat
- Eczacı tartısında 0,065 gram
- Doku, ağaç ve taşın damarı, bu damarların düzen lenişi
- Mizaç, huy
- Tanelemek
- Ağaç damarlarını taklit edercesine boyamak, mermer taklidi boyamak
- Deriyi işlemek
boundary
- Limit, had
- Hudut, sınır
Türetilmiş Kelimeler (bis)
grain betlegraingrain alcoholgrain aphidgrain cellargrain distillation yeastgrain elevatorgrain for threshinggrain growthgrain mothgrailgragraaf folikülüGraaffolikülügraafian folliclegrabboundaryboundary beaconboundary conditionboundary layerboundary lightboundary lineboundary markboundary potentialboundary stress conditionboundary valueboundariesboundbound bailiffbound bybound by a restrictionbound by an oath