giriş ne demek?
- Girme işi veya biçimi
Fakülteye her girişimde ilk selamlaştığım o olurdu.
H. TanerHattın hizmete girişinden az sonra savaş başladı.
A. Kutlu - Bir yapıda içeri geçilen yer, methal, antre.
- Bir eserin konusunu tanıtarak kolay kavranmasını sağlayan, ön sözden sonra yer alan bölüm, methal.
- Bir anlatımda gelişme bölümüne hazırlık yapmayı sağlayan bölüm, girizgâh.
- Bir bilime hazırlık amacıyla yazılan eser.
- Bir müzik parçasında baştaki bölüm, methal.
- Parmak izi, avuç izi veya olay yeri izinin optik tarayıcı vasıtasıyla taranarak, sonraki işlemler için geçici olarak OPTES'e alınması, tarama.
- Bk. filmgirişi
- Bkz. port, ağız
- Bir organ ya da bir yapının içine giriş kapısı
- Lead-in.
- Entry.
- Entrance.
- Admittance.
- Input.
- Inlet.
- Intake.
- Checkin.
- Access.
- Adit.
- Admission.
- Ante.
- Door.
- Doorway.
- Entree.
- Exordium.
- Induction.
- Inflow.
- Influx.
- Ingress.
- Lead in.
- Pass.
- Port.
- Preamble.
- Prelude.
- Proem.
- Vestibule.
- Foyer.
- Preliminary.
- Prologue.
- Gate.
- Introduction.
- Going in.
- Arrivals.
- Hall.
- Matriculation.
- Frontispiece.
- Preface.
- Participation.
- Approach.
- Elementary.
giriş alanı
- Input storage
giriş aygıtı
- Input device.