gerdirmek ne demek?
- Germe işini yaptırmak.
Eski bir bağ kulübesinin duvarları üstüne bir çadır gerdirmiş, içinde yaşıyordu.
M. Ş. Esendal - To have sb make sth taut.
germe
- Birbirine yaklaşık (bükülü) vücut bölümlerini, gerici kasların çalışmasıyla birbirinden iyice uzaklaştırma.
- Birbirine yaklaşık bükülü vücut bölümlerini, gerici kasların çalışmasıyla birbirinden iyice uzaklaştırma, bükme karşıtı.
- Bir yeri bölmek, sınırı belli etmek için yapılan tahta perde.
- Germek işi.
- Bükmenin karşıtı devinim
- Tension.
- Stretching.
- Spreader.
- Anchor.
- Tieback.
gerdirme
- Gerdirmek işi.
gerdirici
- Şerit testere makinesinde, testere lamasına süreli olarak gerekli gerginliği vermeye yarayan düzen.