güçlü ne demek?
- Gücü olan, kuvvetli, yavuz
Hele kendini güçlü hissederse, tetik ol, basbayağı saldırganlaşır.
A. İlhan - Şiddeti çok olan.
- Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu.
- Nitelikleri ile etki yaratan, etkili
Kitabında ne kadar güçlü ve üslup sahibi bir yazar olduğunu belgeler.
H. Taner - 1. gücü olan kuvvetli zorlu. 2. bir musiki dizisinde duraktan sonraki en önemli perde.
- Gücü çok olan.
- Etkili, önemli, nitelikli.
- Şiddetli.
Powerful.
Strong.
Forceful.
Bouncing.
Brawny.
Energetic.
Full-blooded.
Heroic.
High-pressure.
Iron.
Keen.
Mighty.
Pithy.
Potent.
Prepotent.
Robust.
Spirited.
Stalwart.
Stout.
Sturdy.
Vigorous.
Virile.
Voluminous.
Powered.
Able.
Acute.
Beefy.
Drastic.
Forcible.
Furious.
Hardy.
Influential.
Intense.
Lusty.
Massive.
Muscular.
Pronounced.
Sappy.
Stentorian.
Strapping.
Substantial.
Tough.
Vivid.
Cogent.
Persuasive.
High-powered.
Consuming.
Doughty.
Impact.
Puissant.
Punchy.
Rude.
Sinewy.
Superminicomputer.
Vibrant.
Sinewed, sinewy.
güçlü adam
- Zor olan ve güç gerektiren hareketleri yapan becerili kişi. bk. zorbaz ya da zurbaz.
Strong man, hercules.
Alcide, hercule, fier à bras, homme fort
güçlü ana ışık
- Ana ışığın, bir görünçlüğün aydınlatılmasında geniş bir alanı iyice aydınlatacak durumda olması.
High key lighting.
Éclairage fort sur le plan principal