frightened ne demek?
- Ürkmüş, korkmuş, dehşet içinde.
- Korkmuş, ürkmüş, dehşete düşmüş
frightener
- Korkutan kimse, korkutucu kişi; bir kimseyi korkutan şey
frighten
- İnsanlıktan çıkarmak
- Sindirmek, yıldırmak
- Telaşa düşürmek
- Korkutmak, dehşete düşürmek
- Ödünü patlatmak
- Korkutup kaçırmak
- Ürkütmek.