flash ne demek?
- Işaret olarak yanıp sönen ışık
- (şimşek) çakmak. (işaret vermek için) (ışıkları) yakıp söndürmek. büyük bir hızla geçmek. bir an için göstermek.
- Birden gelen su akıntısı
- Kaba gösteriş
- Cama renk vermek için maden tuzu ile kaplama
- Bkz. flaş.
- Hırsız veya serserilere ait
- Gösterişli fakat sahte
- Kaba bir şekilde gösterişli
- Birden alevlenmek, şimşek gibi çakmak veya parlamak
- Birden parlamak
- Birden akla gelmek
- Cam bir mamule ikinci bir renkte ince cam tabakası ilâve etmek
- Telgraf veya radyo ile acele haber ulaştırmak
- Birdenbire göstermek
- Yağmurdan korumak için damın üstüne ve altına saç kaplamak
- Işık tutmak, aydınlatmak, yakmak, atmak (bakış), böbürlenmek, parlamak, çakmak, akla gelmek, görünüp hızla kaybolmak, yıldızı parlamak
- Parıltı, ani alev, şule
flaş
- Fotoğraf çekiminde ışık yeterli olmadığında bir görüntüyü net almak için kullanılan çok kısa süreli ve güçlü parıltı.
- Fotoğraf çekiminde güçlü parıltıya gereksinim duyulduğunda kullanılan lamba.
- İletişimde üstünlüğü, önceliği olan, önemli (haber).
- Gösterişe, ilgiye düşkün.
- Bk. çakar (ışıtaç)
- Bk. çarpıcı çekim
- Bk. yıldırım haber
- Flash.
- Photo-flash.
- Photoflash.
flash a glance
- Bakış atmak, göz atmak
flash active caption bar
- Etkin yazı çubuğunu yanıp söndür