flaming ne demek?
- Alev almış, yanan
- Kızgın, ateşli
- Süslü püslü
- Şiddetli
- Allah'ın belası, kahrolası
- Parlak
alev
- Aşk ateşi, sevda.
- Alımlı, cazibeli kadın.
- Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule.
- Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama.
- Sıcaklık
- Kıvılcım.
- Aşk ateşi.
- Hararet.
- Yanma olaylarında, yüksek sıcaklığa ısınmış katı taneciklerin ve moleküllerin yaydığı ışınlarla parlaklık kazanmış gaz karışımları akışı.
- Ateşten ve yanıcı cisimlerden çıkan parlak, çeşitli şekillere giren gazlardan meydana gelen şeffaf dil, yalım.
flamingly
- Yanıcı bir şekilde
- Işıl ışıl
- Şiddetle, tutkulu bir şekilde
- Ateşli bir tarzda
flamingo
- Leyleksilerden, tüyleri beyaz, pembe, kanatlarının ucu kara, eti yenir bir kuş, flaman kuşu (Phoenicopterus ruber).
- Flâmingogiller (Phoenicopteridae) familyasından, Güney Avrupa, Asya, Afrika, Amerika'da yasayan, Karadeniz hariç Türkiye'nin diğer kısımlarında kış aylarında görülen genellikle göçmen, bazı bölgelerde yerli olarak da görülen, deniz kıyılarında, tuzlu göllerde, az bitkili ya da çıplak bataklıklarda yaşayan, tüyleri beyaz ve pembe, kanatlanma uçları siyah, ayakları ince uzun ve pembe renkli, eti yenen bir tür. Flâman kuşu.
- Flamenco.
- Flamingo.
- The American flamingo is.
- Ruber; the European is.
- Antiquorum.
- The flamingoes have webbed feet, very long legs, and a beak bent down as if broken.
- Their color is usually red or pink.
- Large pink to scarlet web-footed wading bird with down-bent bill; inhabits brackish lakes.