fill ne demek?
- Yağmur yağmayıp ot bitmeyen yer, otsuz yer.
- Doldurmak, şişirmek, doyurmak, dolgu yapmak, dolmak, şişmek
- Doldurmak, tatmin etmek
- Yapmak, icra etmek
- Işgal etmek, tutmak
- Dolmak, doymak, kabarmak, şişmek
- Hazırlamak (reçete)
- Dolumluk, doyumluk, dolduracak miktar
- Toprak tesviyesinde kullanılan toprak veya moloz
fill a prescription
- Reçetedeki ilaçları vermek.
fill a tooth
- Dişe dolgu yapmak
- Dişteki bir boşluğu doldurmak (gümüşle, dolgu maddesi ile, vb.)