fener ne demek?
- Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı
Sigara içilmeyecek, kibrit, fener yakılmayacaktı.
Ö. Seyfettin - Gemilere yol gösteren ışık kulesi, deniz feneri
Deniz, bu Japon fenerinden dökülen ışıklar altında ıslak parıltılarla, yanıp sönüyor.
Y. Z. Ortaç - Tepesinden kulplu kahveci tepsisi, askı.
- Eski meddahların, tuğlarının dibine yaydıkları örtü üzerine koyduklarıfener. Bufenerin öykü sırasında yanması gerekirdi.fenerini yakmış olan meddah böylece öyküye başlayacağını belirtmiş olurdu.
- (a.) Sinem. (Türkiye'de) Sinemaların önyüzlerinin büyük bölümünü kapsayacak boydaki ası.
- içinde ışık kaynağı bulunan şeffaf mahfaza
- Dark lantern.
- Lantern.
- Lamp.
- Phanar.
- Lighthouse.
- Beacon.
- Cresset.
- Flambeau.
- Glim.
- Flashlight.
- Light beacon.
- Light house.
- Monitor.
- Pharos.
fener alayı
- Bayram gecelerinde kalabalık halk topluluklarının, ellerinde fener veya meşalelerle şehri dolaşarak yaptıkları gösteri.
- Torchlight procession.
fener balığı
- Fener balığıgillerden, vücudunda pek çok ışık verme organı bulunan, tropik denizlerde yaşayan bir balık (Lophius piscatorius).
- Kemikli balıklar (Teleostei) takımının,fener balığıgiller (Lophiidae) familyasından, 30-150 cm kadar uzunlukta, denizin dibine kendini gömen ve ağzının çevresindeki ve başının üstündeki uzantılar ile yakınındaki küçük balıkları avlayan, Avrupa kıyılarında yaşayan bir tür.
- Kemikli balıklardan, fener balığıgiller (Lophiidae) familyasından, 150 cm kadar uzunlukta olabilen, denizin dibine kendini gömen ve ağzının çevresindeki ve başının üstündeki uzantılarla yakınındaki küçük balıkları avlayan, Avrupa ve ülkemiz denizlerinde yaşayan bir tür.
- Angler.
- Baudroie
- Lophius piscatorius