fecir ne demek?
- Tan vakti
Baktık geceden fecre kadar ellerde / Yıldızlara yükselen kadehler gördük.
Y. K. Beyatlı - Tan kızıllığı
Bu fecir dediğimiz aydınlanmanın başını belli etmek için ak iplikten kara ipliği seçmek kıstas sayılmıştır.
B. Felek - Bk. alacakaranlık
- Bk. gün ağarması
- Sabaha karşı ortalığın aydınlanmaya başladığı zaman, tan vakti.
- (Bak: Fecr)
- Aurora, luminous atmospheric phenomenon (aurora australis and aurora borealis).
tan
- Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, fecir.
- Kötülemek, birisinin ayıp ve kusurlarını beyan etmek. (Osmanlıca'da yazılışı: ta'n)
- Şafak vakti.
- Sabah, akşam esen serin esinti.
- Kötülemek.
- Hoş görmemek.
- See Picul.
- The bark of the oak, and some other trees, bruised and broken by a mill, for tanning hides; so called both before and after it has been used.
- Called also tan bark.
- Yellowish-brown color, like that of tan.
alacakaranlık
- Güneş doğmadan önce beliren ya da battıktan sonra süregelen, süresi eşlek ve eksenucu çemberleri arasında giderek artan yarı aydınlık durum. bkz. günağarması.
- Twilight.
- Crépuscule
fecir hali
- Bk. tanyeri nöbeti
feci
- Acıklı, çok acıklı, yürekler acısı, trajik
- Bk. acıklı
- Tragic.
- Terrible.
- Extremely.
- Very.
- Painful.
- Disastrous.