farımak ne demek?
- Güçsüz düşmek, yorulmak.
- Eskimek, yıpranmak.
- Vazgeçmek, usanmak
Sakin olsam bu sevdadan farısam / Balsız kovan gibi bomboş olurum.
Âşık Veysel - Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak.
(nesne almayan fiil).
güçsüz
- Gücü olmayan, âciz.
- Kendisini yönetmede beceriksiz olan kişi.
Faint.
Flimsy.
Impotent.
Incapable.
Insubstantial.
Limp.
Powerless.
Senile.
farıma
- Farımak işi.
farık
- (Farıka) Tefrik eden, farkeden, ayıran. Ayrılmasına, farkolunmasına sebeb olan alamet. (Osmanlıca'da yazılışı: fârık)