esef ne demek?
Kökeni: Arapça
- Üzüntü, kaygı, tasa
Ötekilerin yüzünde, onunki gibi esefle karışmamış, bambaşka bir öfke vardı.
T. Buğra - Acınma, üzülme.
- Yerinme.
- Hüzün, gam, nedamet, pişmanlık. Daralmak. Elden çıkan bir şey için hasıl olan üzüntü.
- Compunction.
- Sorrow.
- Regret.
esef edilecek
- Lamentable
esef etmek
- Üzülmek, acınmak.
- Regret.