eroziv ne demek?
- Aşındırıcı
- Erozyon meydana getiren.
- Erosive.
aşındırıcı
- Zımpara, elmas tozu gibi, sürtünme yoluyla öğüten, bileyen, temizleyen ya da parlatan özdek.
- Corrosive.
- Abrasive, corrosive, erosive, caustic, corrodent.
erozan
- Gözü pek halk şairi.
- Erkek ozan, şair.
- Er-ozan.
erozyon
- (mecaz) Değer veya saygınlık kaybetme.
- Yer kabuğunu oluşturan kayaçların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etmenlerle yıpratılıp yerinden koparılarak eritilmeleri veya bir yerden başka bir yere taşınması olayı, aşınma, aşınım, itikâl
- Aşınma
- Deri veya mukozada görülen, sınırlı bir bölgede epitel kaybı, yüzeyel yaralar. Örneğin; Cervical erozyon, halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinir.
- Ekolojik faktörler nedeniyle toprağın verimli tabakasının bulunduğu yerden, su, rüzgâr, dalga ve buz gibi etkenlerle taşınması.
- Belli bir yüzey üzerindeki epitelin kaybı, deri veya mukoza üzerinde sınırlı bir bölgenin epitelden yoksun oluşuyla belirgin durum.
- Dişte mine tabakasının aşınması.
- Havanın ya da insanların müdahalesi sonucunda kaya parçacıklarının ve toprağın asıl yerlerinden kopmaları, taşınmaları ve başka bir yerde kalmaları süreci.
- Soil erosion.
- Erosion.