emmek ne demek?
- Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak
Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim.
S. F. Abasıyanık - Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek
Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum.
Y. Z. Ortaç - Soğurmak.
- Uzun süre yararlanmak.
Occlude.
Suck up.
Suck.
Suck in.
Absorb.
Adsorb.
Soak.
Soak in.
Sop up.
Drink in.
Siphon off.
Syphon off.
To suck.
To absorb.
To soak.
To draw.
To lift.
To drink.
To pump.
To press out.
To profit from.
To soak up.
Assimilate.
Imbibe.
Swallow.
emme
- Boruda akan sıvının oluşturduğu çekiş.
- Bir deponun böyle bir çekilme ile doldurulması işlemi.
- Soğurma.
- Petrol ile ilgili işlemlerde bir akışkanın çekilişi.
- Ama.
- Emmek işi.
- Bebeğin, annesinin memesinden üst çıkarmak için meme başını damak ve dil arasına alarak içine çekmesi
- Bkz. imbibisyon, aspirasyon, çekme
- Görüntünün renklerine göre hazırlanmış kalıpların, üzerlerindeki kabartmanın derinliğiyle orantılı olarak boyalarıemmesine, emilmiş boyanın, kalıplardan çıplak filme aktarılmasına dayanan renkli film basımında, özellikle Technicolor'da uygulanan bir işlem.
- Canlı hücre ya da doku tarafından sıvının emilmesi. Sindirilmiş besinlerin vücudun çeşitli bölgelerine taşınmak üzere, sindirim kanalının epitel hücreleri tarafından emilmesi. Absorpsiyon.
emme açıklığı
Admission opening