ekmek ne demek?
- Tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, sacda veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek
Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş.
Y. Z. Ortaç - İnsanı geçindirecek iş, kazanç
Biz iyi kötü tiyatroya bağlamışız ekmeğimizi.
N. Cumalı - Yemek, aş
Ekmeği bizde yiyelim mi? Allah ne verdiyse.
T. Buğra - Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
Çıplak bir alan, çevre okulları öğrencilerinin eliyle ektiği bin çam fidanı ile şenleniverdi.
H. Taner - Toprağı ekip biçmek için kullanmak
Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor.
M. Ş. Esendal - Serpmek.
- Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak.
- Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak
Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler.
H. Taner - Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek.
- Yarışta geçmek.
- Inseminate.
- Set out.
- Sprinkle.
- Tame.
- To sow.
- To plant.
- To spread.
- To sprinkle.
- To give sb the slip.
- To drop.
- To ditch.
- To stand sb up.
- Food.
- Subsistence.
- Livelihood.
- To cultivate.
- To get rid of sb.
- To escape from.
- To throw around.
- Farm.
- Implant.
- Staple products.
- Total.
- Broadcast.
- Bread and butter.
- Bread.
- Plant.
- Crop.
ekmek ağacı
- Dutgillerden, sıcak ülkelerde yetişen, meyvesi beyaz etli ve biraz unlu, besleyici bir bitki (Artocarpus incisa).
- Breadfruit.
ekmek aslanın ağzında
- Geçim sağlayacak bir iş bulmak ve para kazanmak kolay değildir.