dulda ne demek?
- Yağmur, güneş ve rüzgârın etkileyemediği gizli, kuytu yer, siper.
Demirkır, güney tepelerinin duldalarına çektiği atları gece yarısına doğru yeniden ovaya indirdi.
A. Sayar - Esirgeme, koruma, himaye.
Yiğit duldasında yiğit saklanır.
Karacaoğlan - Bkz. rüzgâraltı yanı.
- Widow.
rüzgaraltı yanı
- Dağlık bir yörede, bir kıyıda egemen rüzgârların siperinde kalan yüz. bkz. rüzgâr yanı.
- Leewand side.
- Face sous le vent
dulda tutmak
- Örtünmek, koruyacak biçimde sarınmak.
duldalama
- Duldalamak işi.