doyurmak ne demek?
- Açlığını gidermek
Saatlerce karnımı doyuracak bir köy aramış, bulamamıştım.
S. F. Abasıyanık - Geçindirmek, yaşamasını sağlamak.
- Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak.
- Kandırıcı, inandırıcı olmak, tatmin etmek
Elli yıl gecikmeyle yapılan bu açıklamanın insanı doyuracak bir yanı yoktur.
S. Birsel - Para yedirmek.
- Doyma durumuna getirmek.
Feed.
Satisfy.
Satiate.
Saturate.
Sate.
Fill.
Steep.
Appease.
Content.
Meet.
Suffice.
To fill up.
To satisfy.
To satiate.
To saturate.
To allay sb's hunger.
Impregnate.
Quench.
Stay.
doyurma
- Doyurmak işi.
- Doyma yaptırma.
Improlificate.
Saturation.
Saturation
doyurmamak
(neg. form of doyurmak) feed, satisfy, satiate, saturate, sate, fill, steep.