donanmak ne demek?
- Giyinip kuşanmak, süslenmek
Aç doymam, çıplak donanmam der.
Atasözü - Yayılıp kaplanmak.
- Işıklı duruma gelmek, ışıklarla bezenmek
Bu gördüğünüz yol şenlik gecesi gibi ardı arası kesilmez sıra sıra otomobillerin fenerleriyle donanırdı.
R. N. Güntekin - Gerekli nesneler bir araya getirilip süslenmek, gösterişli duruma getirilmek
Kırk türlü kuru yemişle donanmış masanın ortasına dikilmiş bir ince, ufak mum vardı.
A. Gündüz - Asmaların yeni sürgünlerini yiyen veya kemiren bağ zararlısı.
- To spruce oneself up.
- To do oneself up.
- To be decorated.
- To be equipped.
- To dress up.
donanma
- Donanmak işi.
- Belli bir amaçla kullanılan gemilerin bütünü.
- Bayramlarda, sevinçli günlerde bayrak, ışık kullanıp fişek yakarak yapılan şenlik, donanma gecesi
- Bir devletin deniz kuvvetleri
- Osmanlı şenliklerinin üçüncü bölümü olan gece eğlenceleri; bu eğlencelerde kandillerle çeşitli oyunlar yapılır, yüzlerce çeşit fişekle gösteriler düzenlenirdi.
- Fleet.
- Navy.
- Armada.
- Maritime power.
- Illuminations.
donanma fişeği
- Sparkler.