dolaksız ne demek?
- Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan
Adamın sırtında yakasız bir mintanı, bacaklarında da dolaksız bir külot vardı.
H. Taner
dolak
- Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası.
- Baş örtüsü, yazma.
- Boyun atkısı.
- Yağlı güreşlerde güreş donu paçalarının eti kesmemesi için baldıra sarılan keçe ya da bezden sargı.
- [Yos Sudarso Island] puttee.
dolakçı
- Yün çorap eskisi, kazak vb. satın alan kişi. (Uluğbey, Yassıören *Senirkent -Isparta)