dizmek ne demek?
- Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek
Ortada, hasırların üstünde yığılı tütün yapraklarının etrafında, ana, iki kız oturmuş tütün diziyorlardı.
N. Cumalı - Yan yana veya üst üste sıralamak
Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş, etrafına sandalyeleri diziyordu.
P. Safa - Harfleri yan yana getirerek yazı düzenlemek.
- Düzenlemek, hazırlamak
Daha önce kahvaltıyı gül motifli, basma örtülü küçük masaya dizmişti.
H. Taner - Arrange.
- Array.
- Collate.
- Dispose.
- Marshal.
- Range.
- Rank.
- To arrange.
- To align.
- To lay.
- To dispose.
- To string.
- To compose.
- To set.
- To typeset.
- To line up.
- To arrange things in a row or series.
- To set up.
- To file.
- To interlock.
- To form.
- To coordinate.
- To stick.
- To link.
- To list.
- To marshal.
- To thread.
- To grade.
- To range.
- To order.
dizme
- Dizmek işi.
- Arranging, aligning, setting, juxtaposition.
dizmemek
- (neg. form of dizmek) align, aline, arrange in a row, string, range, set, set out, set in type, set up in type, draw up, juxtapose, marshal, rank.