dildade ne demek?
Kökeni: Farsça
- Gönül vermiş, aşık.
- Düşkün.
- Tutku.
gönül
- Duygu, his, aşk.
- Heves, niyet.
- Kibir, gurur.
- Tabiat, huy.
- Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı.
- İstek, arzu.
- (Geniş anlamda) Duyguların, ruhsal kıpırdanmaların, iç çabaların taşıyıcısı.
- Duygu bağlılığı yetisi: duygunun bağlılık, birliktelik duyuran kavrayıcılığı.
- Kişiyi tanrıyla, insanla ve dünyayla içten bir ilişki içine koyan, ruhun derinliklerindeki güç.
- İnsanın manevi varlığının ifadesi, inancı ve hislerinin kaynağı
dildar
- Osmanlıca'da yazılışı: dil-dar.
- Abdülbaki Dede'nin terkib ettiği 7 makamdan biri.
- Birinin gönlünü almış.
- Sevgili, maşuk.
- Kalbi hükmü altında tutan.
dildaş
- Aynı dili konuşanlardan her biri.