didiklemek ne demek?
- Çekiştirerek veya ısırarak parçalamak, gagalamak
Kuş, sanki öfkesini alamamış gibi, gagasıyla yılanı didikliyor sanılırdı.
M. Ş. Esendal - Bir yerin veya bir şeyin içindeki eşyayı karıştırarak aramak, araştırmak
Manzumenin yazılı olduğu kâğıdı bulmak için bütün ceplerimi on parmağımla didikledim.
Y. Z. Ortaç - Kendi kendini harap etmek, üzmek
Öfkesinin şiddetinden hep kendi kendini didikledi.
H. R. Gürpınar - Bir konuyu bütün ayrıntılarıyla gözden geçirmek, iyice araştırmak.
- Huzursuzluk vermek, sıkıntıya sokmak.
- To pull to shreds.
- To mishandle.
- To turn upside down.
- Tease.
didikleme
- Didiklemek işi
didiklememek
- (neg. form of didiklemek) pick to pieces, tease out, pick, forage, grub, grub up.