derya ne demek?
Kökeni: Farsça
- Gönlü zengin, kanaatkar, varlıklı, her şeyi bol olan.
- Çok bilgili, engin kimse.
- Bir şeyin bol olduğu yer.
Kasaba baştan başa bir çamur deryası hâlini alır.
S. F. Abasıyanık - Büyük nehir.
- Bilgili kimse.
- Çok, pek çok.
- Deniz.
- Deniz, bahr.
- Ocean.
- The wave.
- The waters.
- Learned man.
- Sea deniz.
- Large body of water.
derya beyleri
- Bk. deniz beyleri
derya gibi
- Çok bilgili.