dert ne demek?
- Üzüntü
Gündüz ya bir yere sokulup uyur ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır. Fakat akşam oldu mu derdi teper.
H. E. AdıvarGöz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden
Halk türküsü - Hastalık
Hastayım derdime verem diyorlar.
F. N. Çamlıbel - Ağrı.
- Sorun, kaygı
Ne var ki dert evin satılması ile bitmeyecekti.
T. Buğra - Ur.
- Genellikle çok önem verilen bir varlığın yitimi sonucunda duyulan üzüntü ya da sorunun yarattığı sıkıntı.
- Trouble.
- Grief.
- Worry.
- Sorrow.
- Suffering.
- Pain.
- Affliction.
- Bother.
- Distress.
- Headache.
- Heartache.
- Plague.
- Bore.
- Botheration.
- Complaint.
- Cross.
- Dolor.
- Dolour.
- Evil.
- Fear.
- Grievance.
- Mopes.
- Nuisance.
- Pother.
- Rock.
- Scourge.
- Throe.
- Trial.
- Trib.
- Discomfort.
- Knock.
- Matter.
- Mess.
- Tribulation.
- Pain in the neck.
- Disease.
- Sickness.
- Chronic disease.
- Care.
- Bane.
- Bind.
- Bugbear.
- Difficulty.
- Firework.
- Hobble.
- Malady.
üzüntü
- Bkz. sıkıntı, tehlike
- Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür
- Affliction.
- Care.
- Chagrin.
- Damp.
- Dejection.
- Desolation.
- Distress.
- Disturbance.
dert ağlatır, aşk söyletir
- Derdi olan acı çeker, ağlar; âşık olan kimse de içindeki duyguları dışa vurup ferahlamak için durmadan söylenir.
dert anlatmak
- Üzüntüsünden söz etmek.
- Derdini dökmek.