dergah ne demek?
Kökeni: Farsça
- Tekke
Çile çeken derviş, dergâhta kendisine gösterilen vazife dışında her istediğini okumakta ve bazı meşguliyetlerde bulunmakta serbestti.
Asaf Halet Çelebi - Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ettikleri ve törenler yaptıkları yer, tekke.
- Huzur, kat
Biçare Yunus'un çoktur günahı / Hakk'ın dergâhına yüz tutmuşum ben
Yunus Emre - (Mimarlık) Dervişlerin toplandıkları ve ayin yaptıkları yer, yapı. a. bk. büyük tekke.
- (Der-geh) f. Cenab-ı Hakk'a ibadet edilen yer. (Osmanlıca'da yazılışı: dergâh)
tekke
- Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh
- İşsiz güçsüz kimselerin buluşup sığındıkları yer.
- Esrar içilen üstü kapalı yer.
- Hapishane
- The dominant Turkmen tribe in the second half of the nineteenth century, makers of a great variety of refined weavings Their carpets, eagerly collected by Europeans, were baptized 'Royal Bukhara' by merchants wishing to enhance their appeal.
- Poky.
- Dervish lodge.
- Lit 'corner,' a dervish gathering place, synonymous with Khaniqah and Zawiyya.
dergah ı ali kulları
- Bk. kapıkulu
dergahı alı
- Padişah kapısı. Yüksek dergah. (Osmanlıca'da yazılışı: dergâh-ı âlî)