damar damar ne demek?
- Çok damarlı.
- Katmanlı.
- Geveze, yaygaracı.
çok
- Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı
- Aşırı bir biçimde
- Galore.
- Great.
- Handsome.
- Infinite.
- Like blazes.
- Perfectly.
- Power of.
- Profu.
damar daraltıcı
- Çevre damarları daraltarak etki gösteren ve başlıca yüzeysel hemorajilerle mukoza konjesyonlarının tedavisinde yerel olarak dışarıdan, bazı iç kanamalarla şok ve migren hastalığının tedavisinde ise parenteral yolla kullanılan ilaç.
- Vasoconstructor.
- Vasoconstrictor.
damar doku
- Vascular tissue.
damar
- Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal
- Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi.
- Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı.
- Soy, yaradılış.
- Huy, mizaç.
- İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru.
- Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ.
- Kesildiği ağacın yaş halkalarının işlenmiş kerestenin üzerinde oluşturduğu ve seviyesi için belirleyici olan hatlar.
- İçinde kan ve lenf gibi sıvıların dolaştığı ve gelişmiş duvarları bulunan kanallar.
- Böceklerin kanatlarında bulunan trakea sisteminin ince uzantıları.