dış ne demek?
- Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı
Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız. Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar.
A. Haşim - Bir konunun kapsamına girmeyen şey.
- Görülen, içte bulunmayan yüzey.
- Bir kimsenin görünüşü, durum ve davranışları.
- Bireyin ötesinde bir varlığı olan.
- Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha uzak olan.
- Yabancı ülkelerle ilgili.
- Açık havada geçen sahneleri içine alan çekim.
- Açık havada geçen görünçlüklerin yer aldığı çekim; bu anlamda, kapalı bir yerde çevrilse bile, görüntüleri açık havayı, işlikdışını gösteren çekim için de kullanılır
- Açık havada çevrilmiş çekim. İç'in karşıtı.
Exterior (shot).
External.
Outer.
Outside.
Exterior.
Outward.
Foreign.
Extrinsic.
Offshore.
Salient.
Superficial.
Without.
Ecto-.
Exo-.
Aussenaufnähme
Extérieur, plein air
dış açı
- İki doğruyu kesen bir doğrunun bu doğruların dışında kalacak biçimde yaptığı açı.
- İki doğru ve bunları kesen bir çapraz için, çapraz açılardan söz konusu doğruların arasında bulunmayanlardan her biri.
- Bir üçgendeki açılardan biri için, bu açının kıyılarından biriyle öteki kıyının uzantısı arasında oluşan açı.
Exterior angle.
Angle extérieur
dış açı oluşturan iki siper
Redan.