dönük ne demek?
- Dönmüş, çevrilmiş (kimse)
Ayağa kalkmıştı. Arkası bana dönüktü.
S. F. Abasıyanık - Yönelmiş.
- Turned.
- Facing.
- Directed.
dönüklük
- Siyah ırkların bazılarında görülen, dudağın kalın ve dönük olma özelliği.
- Dönük olma.
dönü
- Dönme, dönüş, devir.
- Namlu içerisindeki yiv ve setlerin, mermi çekirdeğine kendi ekseni etrafında soldan sağa veya sağdan sola doğru verdiği dönüş ivmesi, dönüş yönü.
- Koşu yolunda, her birdönüşe verilen ad. Genellikle 400 m. olur.
- Temel parçacıkların ya da çekirdeğin açısal devinim büyüklüğünü belirtmekte kullanılan ve yüklerin parçacık ekseni çevresinde dönmesine ilişkin bir nitelik.
- Lap.
- Spin, act of causing to spin; twirling movement, rotation.
- Spin.
- Umdrehung der laufbahn
- Tour de piste