cripple ne demek?
- Sakat insan
- Sakat etmek
- Bozmak
- Sakatlamak, kötürüm bırakmak
- Felce uğratmak, zayıflatmak
sakat
- Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü
- Bozuk veya eksik.
- Bir tarafı bozuk, eksik veya asla bir işe yaramaz olan.
- Handicapped.
- Disabled.
- Lame.
- Invalid.
- Crippled.
- Defective.
- Funny.
crippled
- Eli ayağı tutmayan
- Sakat, kötürüm, topal
crippler
- Başka birini sakatlayan veya yapamaz hale getiren kimse
- Sakatlayan kimse