convincing ne demek?
- İkna
- Tatmin edici
- İkna edici
- İnandırıcı
ikna
- Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma
- Kanaat vermek. Razı etmek. Razı edilmek. İnandırmak. İnandırılmak.
- Persuasion.
- Convincing.
- Dissuasion.
- Enticement.
- Inducement.
convincing proof
- İkna edici delil, kanıt
convincingness
- İnandırıcılık
- Başkalarının inanmalarına neden olma durumu
- İkna edicilik