cinn suresi ne demek?
- Kur'an-I Kerim'in 72. suresi olup Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur. (Osmanlıca'da yazılışı: cinn sûresi)
cinn
- Bir cins ateşten yaratılmış olup, dünyanın insandan sonra en mühim sekenesidir. Akıl ve şuur sahibi olup pekçok şer ve isyan yapabildikleri gibi "Peygamberlerin ve semavi kitabların irşadlarıyla" insana yetişememekle beraber terakki edip yüksek kemalatlara çıkabilen mahluktur. İnsanlar gibi dinin bir kısım emirlerini yapmakla ve bazı yasaklarından kaçınmakla yükümlüdürler. Kıyamet ve haşirden sonra cinlerden de dünya imtihanını kazananlar Cennet'e, kaybedenler Cehennem'e girecektir. Kainat ve içindeki bütün varlıklar hakkında, en birinci söz söyleme hakkı; onların yaratıcı ve maliki olanındır. Çünki "Yapan bilir, öyleyse bilen konuşur" bir kaidedir. Cinlerin varlığını da, evvela; Kur'an-ı Kerimden öğreniyoruz. Ayrıca Peygamberimiz Resul-ü Ekrem'den (A.S.M.) gelen sahih rivayetler ve ashabının cinleri görmesi ve görüşmesi hadiseleri de pek çoktur. Cinlerin pekçok cinsleri vardır. Bunlar latif yaratıklar oldukları için gaybi haberler getirmekte kullanılabilirler. Fakat Hazret-i Peygamber'den (A.S.M.) sonra cinlerin gaybi alemden haber hırsızlamaları Cenab-ı Hak tarafından menedilmiştir.Cinlerin, kötülüğe sevkedenlerine şeytan-ı cinni de denilir.
cinnabar
- Bkz. sinabar
- Zencefil
- Zincifre
- Sülüğen
sure
- Kur'an'ın yüz on dört bölümünden her biri
- kur’an ’ın yüz on dört bölümünden her biri.
- Kur'an-I Kerim'in 114 bölümünden her biri.
- Sura.
- In a sure manner; safely; certainly.
- Certainly knowing and believing; confident beyond doubt; implicity trusting; unquestioning; positive.
- Physically secure or dependable; 'a sure footing'; 'was on sure ground' certain not to fail; 'a sure hand on the throttle' infallible or unfailing; 'a sure sign of one's commitment' worthy of trust or confidence; 'a sure friend'.
- Certain to find or retain; as, to be sure of game; to be sure of success; to be sure of life or health.
- Definitely or positively ; 'the results are surely encouraging'; 'she certainly is a hard worker'; 'it's going to be a good day for sure'; 'they are coming, for certain'; 'they thought he had been killed sure enough'; 'he'll win sure as shooting'; 'they sure smell good'; 'sure he'll come'.
- Fit or worthy to be depended on; certain not to fail or disappoint expectation; unfailing; strong; permanent; enduring.