ciddi ne demek?
Kökeni: Arapça
- Şaka olmayan, gerçek
Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı.
T. Buğra - Ağırbaşlı
Ben onu pek ciddi bir genç olarak tanırım.
H. R. Gürpınar - Titizlik gösterilen, önem verilen
Bu dönemde yazara konu üzerinde vukuf, ciddi incelemeler şart koşulur.
H. Taner - Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim
Hastalığımızın oldukça ciddi olduğuna işaret etmekten kendimizi alamadık.
B. Felek - Eğlendirme amacı gütmeyen.
- Gülmeyen
O ciddi bir tavırla mühim bir şey anlatmaya hazırlanmış gibiydi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Güvenilir, sağlam, önemli
Ciddi bir gazetede genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor.
O. S. Orhon - Önem vererek, gerçek olarak.
Size bunu ciddi söylüyorum, yalan değil!
- Güvenilir bir biçimde
Çok ciddi durunca mükemmel olduklarını sanıyorlar.
Ayla Kutlu Serious.
Earnest.
Businesslike.
Unsmiling.
Critical.
Important.
Austere.
Capital.
Demure.
Devout.
Eventful.
Forbidding.
Grave.
Momentous.
Sedate.
Sober.
Sober-minded.
Solemn.
Staid.
Starched.
Mortally.
Deep.
Heavy.
Nasty.
Standoffish.
Steady.
Straight.
Weighty.
True.
Real.
Significant.
Acute.
Ad hocracy.
Crucial.
Stately.
şaka
- Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife
Joke.
Monkeyshiness.
Pleasantry.
Jest.
Badinage.
Banter.
Chaff.
Drollery.
Game.
ciddi advers etki
Serious adverse effect.
ciddi advers olay
Serious adverse event.