celse ne demek?
Kökeni: Arapça
- Oturum
Celse gürültüler arasında tatil edildi.
H. TanerBir ay sonraki celsede de yeni savcının evvelkine katılması üzerine ittifakla beraat kararı.
N. F. KısakürekÜnlü oyuncu tek celsede boşandı.
- Bir meclis veya mahkeme hey'etinin toplanmalarından tatile kadar olan müzakere müddeti.
- Cuma günü hatibin iki hutbe arasında kısa bir müddet oturması (Fıkıh)
Session.
Sitting.
Hearing.
Sitting of the court.
Meeting.
Hearing in court.
oturum
- Seans
- Bir meclis veya kurulun çözümlenmesi gereken sorunları görüşüp tartışmak için yaptığı toplantı, celse
- Yasama meclislerinin birleşimlerinden her biri.
- Yargılıklarda duruşma yapılabilmesi için Başkan ve üyelerin birlikte toplanmalarının her biri. (Yargılama ve duruşmaoturumlar zinciridir).
Sessional.
Sitting.
Session.
Hearing.
Meeting.
Seance.
celsei aleniyye
- Açık oturum. (Osmanlıca'da yazılışı: celse-i aleniyye)
celseyi açmak
- Oturumu açmak.
To open the session.